Friday, 21 September 2012

Notes On ICT Summit Eurasia 2012 - Part 2

As I mentioned in Part 1, I had a chance to attend the ICT Summit Eurasia 2012 for a day which is held between 11-13 September in Istanbul.
The second group of sessions I had attended are mainly about Mobile Health and Machine2Machine and Entrepreneurship.

Smart Education:
By 2014, it is estimated that the mobile health market will reach 40 billion USD, creating a great saving (estimated value for U.S. market is 3 to 6 billion USD).

Now the hot topics in this domain is health tourism and preventing diseases. Mobile Health is extremely important in the concept of "preventing diseases" as the health expense of an healthy individual is nearly 1000 USD whereas this number increases to 6000-16000 USD range for patients.

Based on this point of view, a new model for the health system should be designed. Current model in summary is something like:

Individual --> Sick --> Doctor --> Pharmacy

This should be changed such that the "Doctor" domain should have a tighter integration with the "Individual" domain.

The reasons behind the shallowness of mobile health in Turkey are defined as:
  • too much players
  • regulation problems
  • highly stationary structure

To achieve this, a national electronic health infrastructure should be constructed as the first step.

Mobile Health is extremely important for Turkey, because it is the only way to prevent the budget deficit in the health domain.

Machine2Machine:

The number of mobile device users is reached to 5.9 billion across the world. By 2012, there will be 2.2 billion smart phone users available (in Turkey, this number will be 13.5 million).

The number of devices that contains a simcard is now 9 billion and this number will reach 50 billion by 2020.

In Turkey, the current M2M market is mainly concentrated on:
  • fleet and asset management
  • mobile pos
  • telemetry

This situation will turn into the following in the near future:
  • automotive
  • consumer electronics
  • health
  • transportation

M2M is not a technology issue anymore, it turns into a business and marketing problem.

Possible list of items defining how the M2M business will effect the Turkish market:
  • creation of local solutions easily
  • generating solutions in a quick manner/li>
  • creativity is much more important than the technology itself
  • solutions with competitiveness
  • big data gaining much more importance
  • business intelligence becoming more valuable
  • usage of data gathered in different areas

There are three main business models from the perspective of a MNO, such as (with revenue percentages):
  • B2B (%15 - %20)
  • B2B2C (%45 - %60)
  • (B+B)2C (%55 - %80)

Entrepreneurship:
Unfortunately, the "Entrepreneurship" sessions were a little bit disappointing except for the local success stories (but i think most of us in Turkish market already know the story of Nokta, Peak Games, etc.) The Manifesto of Entrepreneurship is simply:
  • team itself is one of the most important things (the most important thing at the beginning)
  • the diversity of team members can create a great synergy
  • idea is something but execution is something bigger
  • focus on things that matters




Yes, this two parts series is the summary of a day in ICT Summit Eurasia 2012. Hope to see you in Webit Congress 2012.

Monday, 17 September 2012

Notes On ICT Summit Eurasia 2012 - Part 1

I had a chance to attend the ICT Summit Eurasia 2012 for a day which is held between 11-13 September in Istanbul.

I tried to take some notes during the event about the sessions I have attended:

Smart Education:
The current education model  is based on the needs of the Industrial Age. Now, we are at the first steps of a new age, Information Age, so we need a new model.

Bum-Coo Cho, Samsung Electronics Senior Vice President, shared the education approach in South Korea which can provide useful feedback when defining this new education model.

South Korea is a clear example of "from nothing to richness" and it reach to this level based on:
  • high rate of savings and investments
  • focus on productivity
  • focus on overseas business
  • and most importantly, highly educated people

A survey in South Korea asked for the most precious thing in life, and the first item is education of children with %65. Religion, which is considered as the most important thing by a big majority of Turkish people, became the sixth with %21.

In South Korea, %14 of government budget is spend on public education. With the investments of the private sector, %7.5 of total GDP is devoted to the education.

Samsung is also a part of this investment project as it sees (or positions) itself as a core part of South Korea.

Then declared a vision statement as "Smart Education For Everyone" and defined three missions to move towards this vision:
  • inspiring the future
  • innovating the core
  • living in community

Samsung also declared a three phase plan:
  1. smart classroom (improve engagement in class)
  2. collaborative learning (expand learning horizon - go beyond school)
  3. adaptive learning (enrich learning experience)
The results of the first phase are promising:

  • overall satisfaction increased from %63 to %85
  • interest in lessons increased by %29
  • engagement in class increased %14
  • problem solving activity increased %9.5
  • self-directed learning increased %9.5

Next Technological Steps in Finance and Banking:
Based on a research held in 2012, the number of active users in Turkey for:
  • internet banking: 9 million
  • mobile banking: 1 million
Hot topics of IT infrastructure in finance domain is:
  • cloud computing
  • analytics over big data

Social media integration and mobile applications are also concepts with high potential.

The first step of "mobility" in finance domain is took 4 years ago, but it is the last 18 months that causes the most of the growth (probably related to the increase of smartphone usage based on iPhone and Android devices).

There is an unrevealed potential in tablet domain.

The core abilities that the mobile communication bring into the finance domain:
  • access
  • productivity
  • efficiency
Removal of physical money/cards will be one of the core approaches in the finance domain for the next 10 years.

A conversion from "e-state" to "m-state" is indispensable.

Contactless card usage is an important step to digital money as it replaces the usage of small changes. In Turkish market, 7 million of the all credit cards (58 million) has the contactless property. This number will increase much more with the usage of smart city cart applications.

Mobile Health: Coming...
Entrepreneurship: Coming...
Machine to Machine: Coming...

Friday, 13 July 2012

Kelebek Gibi Uç, Arı Gibi Sok

(Bu yazı, Boğaziçi Üniversitesi Executive MBA programı kapsamındaki "Ekonomi Politikası" dersi için hazırlanmıştır.)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından uygulanan para politikası yakın zaman kapsamında incelendiğinde, son küresel krizin bir dönüm noktası etkisi yarattığı ve 2010 yılından itibaren TCMB’nin alternatif bir para politikası oluşturarak uygulamaya geçtiği görülmektedir.

2010 yılı öncesi TCMB para politikasının temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu da para politikasının uzun dönemli temel amaçlarına (büyüme ve istihdam) yönelik olarak ekonomik birimlerin karar alma süreçlerinde etkili olmayacak ölçüde düşük ve istikrarlı bir enflasyon oranını ifade etmektedir (enflasyon hedeflemesi). Ülkemizin geçmiş tecrübelerine baktığımız zaman, fiyat istikrarı olmamasının bir ülkede yaratabileceği ekonomik, siyasal ve toplumsal negatif etkiler açık bir şekilde gözlemlenebilmektedir. Bu açıdan para politikası içerisinde fiyat istikrarınının sağlanması olmazsa olmaz bir niteliğe bürünmektedir.

Son küresel kriz ile birlikte ortaya çıkan temel noktalardan birisi de o zamana kadar düşünülen fiyat istikrarının bir etki olarak finansal istikrarı sağlayacağı yaklaşımının geçerliliğinin kalmamasıdır. Kriz kapsamında para politikaları özellikle varlık fiyatlarındaki şişkinlerin/balonların belirlenmesi ve ortadan kaldırılmasında yetersiz kalmış, bu bunun sonucunda da küresel anlamda finansal sistemlerin bir domino etkisi içerisinde zarar görmesine yol açmıştır. Etkin işleyen güçlü bir finansal sistem, küreselleşen dünyada giderek önem kazanan dışsal şokların atlatılması için gerekli esnekliği sağlamaktadır. Bu yapının zarar görmesi ve yeterli tedbirlerin alınmaması durumunda ile ülkeler bir çıkmaz döngü içerisine girme riskini yaşamaya başlayacaklardır.

Son küresel kriz ile birlikte risk seviyesi ve belirsizliği artmış, benzer bir şekilde gelişmekte olan ülkelere yönelen sermaye akımlarında ciddi seviyede düzensizlikler görüntülenmeye başlamıştır. Bu durum özellikle Türkiye açısından bir tehdit içermektedir.

Türkiye ekonomisi uzun yıllardan bu yana cari işlemler dengesi açısından sürekli negatif seyir izlemekte, ciddi oranlarda cari açık vermektedir (Grafik 1). Bu cari açığın finansman kaynakları incelendiğinde kısa vadeli finansman oranının özellikle 2010 yılı sonrasında ciddi bir orana sahip olduğu görülmektedir (Grafik 2). Bu yapı, küresel risk ortamının hareket içinde olduğu bulunduğumuz durumda hızlı ve kontrolsüz çıkışlara ve finansal anlamda ani ve sert daralmalara neden olabilir.

Grafik 1 Grafik 2
Finansal istikrar eksikliğinin yönlendirdiği bu kırılgan durum alternatif esnek para politikalarına yönelik bir ihtiyaç doğurmaktadır. Bu çerceve de TCMB, 2010 yılı itibari ile kısa vadeli faiz oranı ile fiyat istikrarını hedefleyen bir para politikası yerine faiz koridoru ve zorunlu karşılıklar ile fiyat ve finansal istikrarı hedefleyen bir para politikasına geçiş yapmıştır. Bu iki yeni aracın kullanımı ile birlikte TCMB krediler ve döviz kuru kanallarını ayrı ayrı etkileyebilerek fiyat istikrarı ve finansal istikrar gerekli müdahaleleri hızlı bir şekilde gerçekleştirebilmektedir. TCMB’nin bu yeni yaklaşım kapsamında öne çıkardığı başka önemli bir nokta ise ülkedeki büyüme trendini dengeli ve sürdürülebilir bir seviyeye çekip cari işlemler dengesini pozitif bir yapıya büründürmektir.

Kasım 2010 ve Ekim 2011 tarihleri aralığında önce faiz koridoru aşağıya doğru genişletilerek (TCMB gecelik borç alma faiz oranı düşürülerek) ve arkasından aşağıdan daraltılarak (TCMB gecelik borç alma faiz oranı arttırılarak) yurt dışından gelen kısa vadeli sermaye (kısaca “sıcak para”) giriş ve çıkışları üzerinde başarılı bir şekilde kontrol sağlanmış, bu sadece oluşabilecek kredi, talep ve cari açık artışlarının önüne geçilmesi sağlanmıştır.

TCMB para polikasının döviz kuru üzerindeki etkisi şu anda olumlu bir çizgi çizmektedir. Bu kapsamda Türk Lira’sının aşırı değer hareketlilikleri/spekülasyonları engellendiği gibi, kur oynaklığının diğer gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında minimum seviyede tutulmasının başarıldığı görülmektedir. Türkiye gibi üretiminin yüksek miktarda ithal ara mallara bağlı olduğu ülkelerde kur yapısında istikrar sağlanması oldukça büyük önem arz etmektedir.

Krediler boyutunda durumu incelediğimizde tehlikeli boyutlarda (%50 bandı) gezen kredi büyüme hızının 2011’in 2. yarısından itibaren alınan faiz koridorunun yukarı doğru genişletilmesi (TCMB gecelik borç verme faiz oranının arttırılması) ve zorunlu karşılık oranlarındaki artış (vadesi uzadıkça azalan bir şekilde) kararlarının etkisi ile hızlı bir düşüş yaşadığı görülmektedir (Grafik 3). Ancak bu yaklaşım korunduğu halde Şubat 2012 ile başlayan ciddi bir yükselme trendinin olması bu büyüme hızı değişikliklerinde etkin rol oynayan başka değişkenlerin olabileceği ve bu değişkenlerin TCMB’nin politika araçları tarafından istenilen şekilde manipüle edilemeyebileceği sonucunu doğurmaktadır. Ayrıca 2011’deki seviyeden hala uzak bir yapıda olsada, kredi büyüme hızındaki bu artış ileride oluşabilecek potansiyel bir cari denge bozulmasının nedeni (aralarındaki pozitif korelasyondan dolayı) olabilecektir (Grafik 4).

Grafik 3 Grafik 4
TCMB para politikasının etkilerini düzenli büyüme ve cari işlemler dengesi açısından incelediğimizde 2011 2. yarısı itibari ile ciddi bir düzelme yaşandığı görülmektedir (Grafik 1). Bu düzelme davranışında yurt içi talebindeki artışın durmasının (ki kredi büyüme hızındaki düşüş bunu destekleyen bir olgudur) ithalat rakamlarını frenlemesi ve yapılan ihracat kapsamında daralan pazarlar (Avrupa Birliği gibi) yerine yeni pazarlara (Kuzey Irak ve Afrika gibi) açılmış olmanın büyük bir etkisi bulunmaktadır (Grafik 5 ve Grafik 6).
Grafik 5 Grafik 6
Ancak son günlerde ortaya çıkan bazı noktalar bu ihracat artışının sürekliliği, sağlıklı olma durumu ve bunun sonucunda cari işlemler dengesindeki düzelmenin TCMB para politikası ile olan ilişkileri hakkında soru işaretleri uyandırmaktadır. Özellikle ithal edilen altın seviyesinde anormal bir davranış gözlemlenmediği halde altın ihracatının 2012 yılı içerisinde radikal bir artış göstermesi (2012 ilk 5 ay rakamı 3.7 milyar dolar) ve bazı kaynaklarda bu rakamında çok büyük bir miktarının (3 milyar dolar) İran’a petrol ve doğal gaz alımı için kullanıldığının belirtilmesi (Vatan Gazetesi, 7/8/2012) bu konuda öne çıkan maddelerden bir tanesidir. Ayrıca özellikle Avrupa Birliği bölgesinde krizin etkilerinin devamlılığı ile oluşacak ihracat azalışının yeni pazarlar ile ne kadar karşılanabileceği konusunda da çeşitli belirsizlikler bulunmaktadır.

TCMB’nin amaçlarını incelediğimizde ilk başta fiyat istikrarının geldiğini belirtmişti. Özellikle 2001 krizi sonrası tasarlanan para politikası temel olarak bunun üzerine şekillenmiş, (ilk başta gayriresmi bir yapıda) ve bu konuda oldukça başarılı sonuçlar almıştır. Ancak 2010 yılında yenilenen para politikası kapsamında fiyat istikrarı bir amaç olarak belirtilse de çıktılar incelendiğinde bu konuda beklenen başarının sağlanamadığı görülmektedir (Grafik 7). Ayrıca önemli başka bir noktada 2004 sonrası gelişmekte olan pazarlardaki enflasyon ortalamasına paralel bir seyir izleyen enflasyon değerinin 2010 yılından itibaren dikkat çekici bir farklılaşma içerisine girmiş olmasıdır (Grafik 8).

Grafik 7 Grafik 8
TCMB tarafından yapılan açıklamalarda 2011’de enflasyonda görülen bu beklentilerin üzerindeki artış davranışının sebepleri olarak dönemsel, sürekli olmayan iç nedenler (ithalat fiyatları, yöneten yönlendirilen ürünler ve işlenmemiş gıda fiyatları) öne sürülmekte, ve gelecek öngörüleri bu şekilde keskin hareketlenmeler olmayacağı varsayılarak hazırlanmaktadır. Ancak 2010 içerisinde görülen enflasyon hedef sapmasının nedenleri olarakta bazı benzer nedenlerin belirtilmiş olması (TCMB enflasyon raporları) “dönemsel iç nedenler” yaklaşımının ve yeni para politikasının enflasyon etkinliğinin sorgulanmasına yol açmaktadır.

Enflasyon konusunda karşılaşılan manzarayı aynı zamanda eski ve yeni para politikalarının farklılıkları açısından değerlendirmek doğru olacaktır. Klasik enflasyon hedeflemesi modelinde basit anlamda faiz ve enflasyon anlamında negatif korelasyon bulunmaktadır (faizler artarsa enflasyon düşer, faizler azalırsa enflasyon artar) ve merkez bankası bu faiz değeri ile oynarak enflasyon hedeflemesini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. 2010 yılı ile devreye giren para politikasını incelediğimizde enflasyon hedefinde olan şaşmaya rağmen TCMB tarafından belirlenen politika faizinde bir değişiklik yapılmadığı, faiz arttırımı ile yapılabilecek para sıkılaştırılması işleminin zorunlu karşılık artışları ve faiz koridorunun yukarı taşınması ile sağlanmaya çalışıldığı ancak bununda yeterli seviyede sonuç vermediği mantıklı bir değerlendirme olacaktır. TCMB para politikası kapsamında araçların daha uyumlu ve etkilerinin gözardı edilmeyeceği bir yapıda değerlendirilmeleri faydalı bir yaklaşım olacaktır.

Tüm bunların yanı sıra TCMB tarafından yapılan öngörülerde petrol fiyatlarında 2013 yılı sonuna kadar bir düşüş olacağı varsayılırken, çeşitli dış finansal kurumlar tarafından son gelişmelerinde eşiğinde 2013 yılına kadar bir artış öngörülmüştür (JP Morgan 2013 fiyatlandırması 125 dolar). Türkiye gibi enerji konusunda dışarı bağımlı bir ülkede bu tarz bir değişikliğin etkileri fiyat ve finans istikrarı açısından göz ardı edilemeyecek kadar önemli olacaktır (Petrol fiyatlarında her 10 dolarlık artış, Türkiye'nin cari açığını ortalama 4 milyar dolar artırmaktadır).

Sonuç olarak bir değerlendirme yapmak gerekirse TCMB para politikasının dünyada oluşan yeni konjonktür kapsamında bir farklılaşma içerisine girmiş olması kaçınılmaz bir sonuç olarak görülmelidir. Bu süreçte politika faizine ek olarak yeni politika araçlarının kullanılmaya başlanmasının, finansal istikrar bakımından özellikle kredi balonlarının ve döviz spekülasyonlarının oluşumlarının engellenmesinde efektif bir rol oynadığı gözlemlenmektedir. Ancak 2012 yılı içerisinde oluşan kredi büyüme artışı örneğinde olduğu gibi bu yeni araçların sonuçlar üzerindeki etkisi hakkında soru işareti uyandıran durumlarda ortaya çıkabilmektedir.

TCMB para politikasını bir boksöre benzetirsek Muhammed Ali’nin dediği gibi maçı kazanabilmek için hem kelebek gibi uçabilmeli, hemde arı gibi sokabilmelidir; yani fiyat ve finans istikrarını birlikte, eş zamanlı sağlamayı hedeflemelidir. Bu değerlerden veya ilgili araçlardan birisinin göz ardı edilmesi durumunda (yada Sayın Fatih Özatay’ın belirttiği gibi araçların “birbirlerinin ayaklarına dolanması” durumunda) raslantısal başarılı sonuçlar dışında büyük resim anlamda pozitif bir sonuç elde edilmesi mümkün görülmemektedir.

Saturday, 25 February 2012

Listening Beth Comstock


Yesterday I had a chance to attend a short conference held by Sabancı SOM (School of Management) in which the speaker is Beth Comstock, the CMO (Chief Marketing Officer) of GE (General Electiric). The subject of the conference is "Innovation and Collaboration". Although I can easily be considered to have a competative background on the subject, I like to attend activities like this to gain a better and a deeper insight.

Below you can find my short notes about how Beth Comstock (and by the way, how GE) approach the concept "Innovation":


Marketer’s Role:  Value + Innovation
Its marketer's job in a company to define value (in the market) and correlate with the innovation
Technologist Company: Fall In Love With Technology
We see companies that fall in love, somehow obsessed with technology - Mrs. Comstock call these compainies as "Technologist Companies" -. But in the real world this does not hold, companies should understand the market, get the values and have to align with them.
Create "Real" Innovation: Connect Marketers + Technologists
Innovation is done not by only technologist or only marketers. Both two domains must be combined to create "real" innovation.
The Term: "GE Innovation"
GE innovation is the process that GE used to combine technologist lead innovation and marketer lead innovation.
The following image from Alex Goldfayn blog entry can be used visualize this balance:



GE Works!
The formulation of how GE works is:
(look at what the world needs)x[(blief in a better way)+(drive to invent and build things matter)] = a world that works better!
Incubation!
Incubation is an important part of a "innovation" process, companies must allow ideas to grow. Currently, GE has 15 GE-originated startups in the company (like GE and Honda startup to produce very small jet planes)
Always Target The Right Technology For The Right Use At The Right Time!
Technology always needs an application to be in use, otherwise its meaningless
"Cheap Innovation"
Doing only what's needed is not the cheap innovation, its the real innovation
Openning Up And Collaboration
It's not possible to know all the answers. So drop your barriers to let the people who has the answers to reach you. GE received more than 5000 business plans by this approach (not all of them are perfect, but there are some items that GE wont possibly image), and spend more than $200 million for funding these projects
First Step After Idea Creation
The first question to be asked after an idea is generated/created should be "how to sell it".
Business Internet
Internet era is only starting. Until this time we experienced the consumer internet, the next step will be business internet, the industrial usage era. We begin to observe doctors, engineers creating special virtual communities.
Facebook For Machines!
Think of a social network for machines; a jet engine updating its status as "I am working perfectly" or "I have some major problems", a connected operator or a "friend" expert system observes this status update and triggers necessary processes.
Learn To Fail: Learn To Change!
Dont forget to share failures like sharing successes
Finally, The Innovation Imperative

Monday, 13 February 2012

Position Papers For HBR Cases


For my "Strategic Management" class, I have to prepare position papers for several Harvard Business Review cases. Below you can find these papers (I will update the list as I prepare new position papers):



Monday, 6 February 2012

A New Era Needs New Kind Of Managers

The following is a short essay I wrote during the application process of Sabancı School of Management (Although I got an acceptance, I chose the Executive MBA program of Boğaziçi University):



A New Era Needs New Kind Of Managers

With the new millenium, the world entered a new era, moving from the last 250 years of the Industrial Age to the Information Age, an era of rapid and radical change. A new world is forming that bears little resemblance to that of past.

With in the Industrial Age, the rate of change was relatively slow and predictable, and seldom radical. The competitive environment was less intense and changed more slowly, product life spans were much longer. Competitive advantage came more from focusing resources on continuous improvement in quality, operational effectiveness and efficiency. Corporates used the “new” manufacturing methods to produce more, better and cheaper products (as it is humorously pictured in Charlie Chaplin’s “Modern Times”). The catchword of yesterday is “Doing things better”.

With the Information Age, the rules changed radically. People are now a part  of a network society, operate in an information economy, live in a global village and trade in a borderless world. Our world has become mobile, connected, interactive, immediate and fluid. Corporations still need continuos improvement in quality, operational effectiveness and efficieny, but the customers of this era expects immediate gratification, a greater choice of “fresh” products which results in a new dimension that corporations have to focus; “continuous corporate innovation”. The catchword of today is “Doing new things well”.

This is a turning point where the corporations confronted with new great challanges, but also offered “limitless” opportunities. This is a turning point as concepts of innovation, agility, optimisation and risk are defined as the four critical success requirements. This is a turning point where the corporations need to be agile and flexible, provide superior service, give quick responses, operate in niche markets, maintain closer customer relationships, create alliances, develop cross-cultural networks and maintain a diversity of contracts.

Turkey, as a close contributor of global world, experiencing this radical transition and transformation too.

In the history of Turkish business world, it can be seen that the state has an active, interventionist role from the first day of its foundation. This makes Turkish corporations to mainly focus on the business activities maintained by the state. This results as the core competence of corporations to gain “good” relations with the state to grow in a “protected” market. During this period, a common pattern of management practices is developed which has characteristics as centralised control, paternalism, short-termism and lack of delegation and autonomy. An interesting observation is that even the “protective” barriers of the market is removed with the 90s and new generations of managers are appointed for the period of last 15 years, this new generations tend to follow and internalize these values. In several studies, Turkey is characterized with low autonomy, low empowerment and low performance-reward contingency. A special case for Turkey is that family companies cover a substantial portion of the local private sector which show a great value of conservatism as a management behaviour.

However, in the Information Age, the shift toward creating and sustaining competitive advantage is largely based on capabilities rooted in innovativeness and change. Cutting costs and remaining efficient will still be necessary for corporate survival, but they won’t be enough. This shift to meet the new challanges of the new era, requires different sets of managerial values and approaches. Only with these attributes as committing profitability and customer satisfaction instead of endorsements and big balance-sheet values, managing without strict control, being a starter not a follower, promoting capabilities, speed and openess in decision making, building business partnerships without discrimination, free thinking, highlighting ethics can a corporation make necessary metamorphosis. Combining these terms will result in definition of “Professional Management”.

Professional management was born during 1841 at the United States after an accident, in which two trains collided. This accident showed the world that the owners of the railway company is not capable of managing the modern enterprise, there is a need of a new group of people who managed to act as business managers.

The current situation of Turkish business world bears a resemblance to that unfortunate train accident; local corparates powered with traditional, historic management model is going to be up against to corporates of global world powered with professional management, in a rapidly accelerated speed. Most Turkish large enterprises envisaged this for some time and made necessary metamorphosis actions like the magnificient transformation program Mr. Akın Öngör achieved at Garanti Bankası, but for most of the small and medium sized enterprises it is not possible to see any clear signs of awareness of the global change in the business world. And unfortunately for these unaware compaines, the result of a such collusion is already predetermined as vanishing from the future business environment. As Mr. Jan Nahum mentions in his talks about innovation and new management trends; “You can reach numbers as up to 50 billion dollars of annual import rates with current, traditional behaviour in Turkey’s automotive industry but after that a fall down is unavoidable. To go beyond that barrier, to move to a next level, you have to change how you perceive, how you think, how you act and how you manage”.

In this completely new economical, social and political environment, it is not likely that corporations can use yesterday’s strategies to solve today’s problems and expect to be in business tomorrow. To make the companies to shift towards these new paradigms, an important role is given to “professional” managers. This does not mean “professional management” is the only key factor effecting the success of this process; but without its wisdom, it is not possible to create learning, creative corporate organisations that has ability to easily adapt the new business environment; the corporate organisations of the future.

Sunday, 5 February 2012

Will Cloud Services Save Network Opeators In Turkey

Having been in telecom sector for more than five years (I am still working in the local branch of a global mobile network operator), I have lots of friends from fixed and mobile network operators (lets call them F/MNO) and these days all of them are talking about how they are going to dominate the SME (small and medium enterprises) market by providing cloud based services as a sub domain of data services.

Currently (based on these talks), three basic services are defined in the "short-term SME cloud roadmap" of all local F/MNO's (some of them already provided):

  1. Web site hosting
  2. Email service
  3. Storage space

Web site hosting is a clever but somehow a belated move because although the new Turkish Commercial Code declared that all SMEs has a company web site, this was set at 14th of January 2011 and 3 month period was given to all firms to make necessary processes. So the market for this opportunity is already occupied by local hosting firms (which also handle the design and update phases of the web sites).

Email service has similar issues with the web site hosting because these two services are usually provided as a bundle. So again F/MNO's, you are too late again.

For the storage service, the main problem will be the "trust issue". We are living in a some-how paranoid society, so it will be a big suprise for all of us if this service holds.

But what I wonder most is when we will see a network operator providing a cloud service that creates diversity. I think even a basic crm service (like a very simplified salesforce.com type application) will be enough to create this differentiation.

Wouldn't be great, if you can plug your usb modem to your notebook and reach your cloud-based virtual office within your browser anytime, anywhere?




Tuesday, 31 January 2012

Renewable Advantage

I just finished (and made a related presentation in my strategic management class at Boğaziçi University's Executive MBA program) Jeffrey Williams' famous book "Renewable Advantage".

Although I have some conflicts mainly about the artisian localization issue (which -according to my way of tought- is in contradiction with medieval guild structure), patent approach (described more as a defensive tool, which is -from my perspective- more likely should be considered as also an attack weapon) and some outdated examples; the concept of "economic time" (a simplified definition of the term can be the rate at which a company has to adapt to changes in the market which is examined in three main groups such as slow-cycle, standard-cycle and fast-cycle) and the journey within in the base of strategic management is worth of reading - especially if you are working in a "technology company existing in a fast economic cycle" like me.

I will provide more information about the term "economic time" in the next posts, but during this period dont miss it!